ORGAN VE DOKU NAKLİNİN HUKUKİ DEĞERLENDİRMESİ
Bir kişinin maddi, manevi bütünlüğü ile kişilik varlıkları üzerindeki, herkese karşı ileri sürülebilen mutlak haklarına “kişilik hakkı” denilmektedir. Bu hak kapsamında kişinin maddi bütünlüğünü vücut bütünlüğü, sağlığı ve yaşama hakkı oluşturmaktadır.
Kişinin maddi bütünlüğü kapsamında yazılı rıza üzerine insan kökenli biyolojik maddelerin alınması, aşılanması ve nakli 2238 sayılı Organ Ve Doku Alınması Saklanması Aşılanması Ve Nakli Hakkında Kanun ile mümkün hale gelmiştir.
1. ORGAN VEYA DOKU NAKLİ YAPILMASININ ŞARTLARI
Bir gerçek kişiden organ ve doku nakli yapılabilmesinin birtakım şartları bulunmakta olup ilgili yasa ışığında aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır;
• Verici, ayırt etme gücüne sahip olmalı ve 18 yaşını doldurmalıdır.
• Verici, en az iki tanık huzurunda tamamen serbest iradesiyle yazılı veya sözlü bağış beyanında bulunmalı ve bu beyan bir hekim tarafından onaylanmalıdır.
• Vericinin yaşamını mutlak surette sona erdirecek veya tehlikeye sokacak olan organ ve dokuların alınması yasaktır.
• Alıcı, o organa mutlak surette ihtiyaç duymalıdır.
• En az 2 yıldan beri fiilen birlikte yaşayan eşler ile dördüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve kayın hısımları arasında yapılabilir.
2. ORGAN VE DOKU ALINMASINDA YASAKLAR
a) Rızadan Rücu Edenin Sorumlu Tutulmaması
Yasanın aradığı koşullara uygun olarak biyolojik bir madde vermeyi kabul eden ve bu konuda gerekli rızayı açıklayan kişinin sonradan bundan rücu etmesi mümkündür. Bu durumda kişinin verdiği rızasından dönemeyeceği, kendisinden zorla biyolojik maddenin alınabileceğini kabul etmek olanaksızdır. Bu husus TMK’nın 23. maddesine eklenen son fıkrada açıkça ifade edilmiştir. Bu hükme göre biyolojik madde verme borcu altına giren bir kimse aleyhine ifa davası açılamayacağı gibi, bu yüzden onun aleyhine maddi ve manevi tazminat davası da açılamayacaktır. Görüldüğü gibi bu konuda iki yasak getirilmiştir: Bunlardan birincisi verdiği rızadan dönen kişi aleyhine vermeyi üstlendiği organ ya da dokunun alınmasını sağlayan bir aynen ifa davasının açılamamasıdır.
Örneğin: Bir böbreğini vermeyi üstlenen, bu konuda yasanın öngördüğü şekle uygun olarak rızasını açıklayan bir kişi sonradan bundan rücu edebilir. Bu durumda alıcının, vericiye karşı bir ifa davası açarak, böbreği mahkeme kararıyla alması mümkün değildir. Getirilen yasaklardan ikincisi, verdiği rızadan dönen kişi aleyhine tazminat davalarının açılamamasıdır. Buna göre bu rızaya güvenen kişi, transplantation için yaptığı masraflara dair maddi tazminat, bunun gerçekleşeceğine olan güveninin boşa çıkması nedeniyle duyduğu üzüntüden dolayı da manevi bir tazminat isteminde bulunamayacaktır. Bu şekilde sorumsuz davranın vericinin, ifaya zorlanmaması doğal ise de bu yüzden alıcının uğradığı maddi ve manevi zararlardan sorumlu tutulmaması adil değildir. Verilen rızadan gelişigüzel dönmeleri önlemek, hayati önemi haiz, bu konuda verilecek kararlara ciddiyeti sağlamak için rızadan dönmenin bir tazminat sorumluluğuna yol açması gerekliliği ortadadır.
b) İsmin Açıklanması Yasağı
2238 sayılı 7. maddesinin f bendinde hekimlere hitap eden bir yasak getirmiştir. Bu hükme göre organ ve doku alacak hekimler kan veya sıhri hısımlık ve yakın kişisel ilişkilerin mevcut olduğu durumlar ayrı olmak üzere, alıcının ve vericinin isimlerini açıklamamak durumundadır. Yasa koyucu organ ve doku verilmesi ve alınması olaylarının spekülasyonlara, psikolojik tersliklere, ileride taraflar arasında başka uyuşmazlıklara neden olmasını önlemek amacıyla hekimlerin isim açıklamasını yasaklamıştır. Bu yasak hekimlere hitap etmektedir. Hekimler dışında gerek vericinin gerekse alıcının ya da diğer üçüncü kişilerin isim açıklamasına ilişkin bir yasak getirilmemiştir. İsmin açıklanması yakın hısımlık ya da kişisel ilişki içerisinde olanlar arasındaki organ ve doku verilmesi ve alınmasında yasaklanmamıştır. Bu kişiler kan veya sıhri hısımlar ile yakın kişisel ilişkiler içerisinde bulunanlardır. Buna göre bir kimse kardeşine ya da kayınpederine bir organ ya da doku verirse kan veya sıhri hısımlık ilişkisi nedeniyle, aynı şekilde bir kimse nişanlısına bir organ veya doku verirse yakın kişisel ilişki nedeniyle ismin açıklanması yasağı uygulanmayacaktır. Bu yasağa uymayan hekimler için yasanın resmi görevi nedeniyle sır saklama yükümlülüğüne aykırılık için öngörmüş olduğu yaptırımlar uygulanacaktır.
c) Bedel Ya da Çıkar Yasağı
Yasanın 3. maddesinde bir bedel veya başkaca çıkar karşılığı, organ ve doku alınması ve satılmasını yasaklanmıştır. Buna göre organ ya da doku verilmesi bir para ya da buna benzer başka çıkarlar (hediye verme, arsa bağışlama, bir iş ya da görev verme gibi) karşılığında olamaz. Bu yasağa aykırılık taahhüt edilen bedelin ya da çıkarın temin edilmemesi halinde bunların dava yoluyla elde edilmesine mâni olur. Bir başka ifadeyle burada taahhüt hukuka aykırı olduğundan ifası dava edilemeyecektir. (TBK. md. 19-20) Bundan başka bu yasağa rağmen bir bedel ödenmiş ya da çıkar temin edilmiş ise bunun sonradan yapılan ifanın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iadesi de talep edilemez. Zira TBK’ya göre hukuka aykırı bir amaç için verilmiş şeylerin iadesi talep edilemez. Yasa koyucu bu yasağı getirmekle organ ve doku verilmesinin ancak insani amaçlara hizmet etmesini, ekonomik amaçlar için kullanılmamasını sağlamak istemiştir.
d) Reklam Yasağı
2238 sayılı Kanunun 4. maddesine göre bilimsel, istatistiki ve haber niteliğindeki bilgi dağıtımı halleri ayrık olmak üzere, organ ve doku alınması ve verilmesine ilişkin her türlü reklamın yasak olduğuna ilişkin hükümle organ ve doku verilmesi ve alınması konusunda herkes için bağlayıcı olan reklam yasağı getirilmiştir. Hiç kimse basım ve yayım organlarını kullanmak suretiyle bu konuda hiçbir reklam faaliyetinde bulunamayacaktır. Bu yasağa aykırılık kanunun 15. maddesinde öngörülen cezaların uygulanmasına neden olacaktır.
3. CEZAİ MÜEYYİDE
Hukuka aykırı olarak organ ve doku alan, satan, satın alan, satılmasına aracılık eden, saklayan, nakleden veya aşılayan, organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişiler hakkında 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 91 hükümleri uygulanır.
KAYNAKLAR
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, 2238 Sayılı Organ Ve Doku Alınması Saklanması Aşılanması Ve Nakli Hakkında Kanun, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu - Organ Nakli Ve Doku Alınmasının Hukuksal Yönleri, Dr. Eyüp Koçak – Kişiliğin Hakları Ve Kişiliğin Korunması