01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile aksine bir sözleşme imzalanmadıkça evliliklerde edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanacağı kabul edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı rejimi bu tarihten sonra ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
01.01.2022 tarihinden önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabii oldukları mal rejimi devam eder. Eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri taktirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini (edinilmiş mallara katılma rejimi) seçmiş sayılırlar.
“Geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında gene kanunun tanıdığı başka seçimlik bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı veya paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemez ve belirleyemezler. Dolayısı ile varsa bile; böyle bir belirleme de yok hükmünde olup, kamu düzenine ilişkin bu sınırlama sözleşme serbestisi kurallarına dayanılarak aşılamaz.” (Yargıtay 8. H.D. E. 2012/13166 K. 2013/7003 T. 13.05.2013)
Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere eşler geçmişe etkili olarak yalnızca edinilmiş mallara katılma rejimini seçebileceklerdir. 01.01.2002 tarihinden 1 yıl sonra yapılmış olan evlilik sözleşmesi ile geçmişe dönük olarak edinilmiş mallara katılma rejimi dışında kanunda düzenlenen seçimlik mal rejimlerinden biri seçilmiş olsa dahi bu seçim yok hükmünde olacaktır.
Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri mallara diğer eşin ortak olması anlamına gelir. Ancak eşler ister evlilikten önce ister evlilikten sonra bir sözleşme yaparak bu mal rejimini değiştirme olanağına sahiptirler.
Bu tür sözleşmeler için Medeni Kanun'da “mal rejimi sözleşmesi” olarak düzenlense de halk arasında evlilik sözleşmesi olarak geçmektedir. Mal rejimi sözleşmesi ile eşler evlilik birliği içerisinde ve olası boşanma durumunda mallarını nasıl yöneteceklerine karar verebilir, Medeni Kanun’da yer alan seçimlik mal rejimlerinden birini seçebilirler. Mal rejimi sözleşmesi yapmak zorunlu olmamakla birlikte eşlerin karşılıklı rızalarına bağlıdır.
Mal rejimi sözleşmesinin kimler tarafından yapılabileceği Medeni Kanun’un 204. maddesinde “Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir. Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.” şeklinde düzenlenmiştir. Mal rejimi sözleşmesinin bizzat eşler tarafından yapılması gerekse de kısıtlılar ve ayırt etme gücüne sahip küçükler sözleşmeyi yaparken yasal temsilcilerinin rızasını almalı ve sözleşme yasal temsilcileri tarafından da imzalanmalıdır.
Mal rejimi sözleşmesi evlilikten önce, resmi nikah yapılırken ve evlilik birliği içerisinde yapılabilir. Ancak sözleşme şekil şartına tabi olmakla birlikte noter onayı gerekmektedir. Medeni Kanun’un 205. maddesi gereği mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Mal rejimi sözleşmesi onaylama şeklinde yapılmak isteniyorsa sözleşme uzman bir avukat tarafından hazırlanmalı, noter tarafından onaylanmalıdır.
Yasal mal rejimi sözleşmesini nişanlılar ve eşler de hazırlayabileceklerdir ancak söz konusu sözleşme ile eşlerin evlilik öncesi ve sonrası edindikleri mallar üzerindeki hak ve yükümlülükleri düzenlendiği için avukat tarafından hazırlanması tarafların evliliğin bitmesi durumunda mağdur olmaması açısından önem arz edecektir.
Mal rejimi sözleşmesinin resmi nikah sırasında yapılmak istendiği durumda ise hazırlanmış olan sözleşmenin nikah memuru tarafından onaylanması yeterli olacaktır.
Düzenleme şeklinde yapılmak istenen evlilik sözleşmesi ise noterde yapılabilir. Taraflar yerleşim yerlerinde bulunan notere başvurmak zorunda olmayıp herhangi bir notere başvurabilirler.
“Tarafların resmi evlenme tarihi 14.06.2005 olup, henüz evlenmeden önce nişanlılık döneminde 20.05.2005 tarihinde tarafların kendi aralarında paylaşmalı mal ayrılığı rejimi sözleşmesi yaptıklarına, nişanlılık döneminde yapılan bu sözleşmenin mal rejimi açısından hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağına…” (Yargıtay 8. HD., E. 2013/12481 K. 2013/13898 T. 01.10.2013)
Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere evlenmeden önce yani nişanlılık döneminde yapılan evlilik sözleşmeleri ise nişanlıların evlenmeleri ile hukuken geçerli hale gelecektir. Nişanlılığın evlilik haricinde bir nedenle (örneğin ölümle) bozulduğu durumda ise nişanlılık döneminde yapılmış olan evlilik sözleşmesinin hukuken bir geçerliliği olmayacaktır.
Mal rejimi sözleşmesi yaparken sözleşme vadeye veya şarta bağlanabilir, taraflar kanunda belirtilmiş olan üç rejimden birini kademeli olarak seçebilirler. Örnek vermek gerekirse eşler ilk 3 yıl mal ayrılığı rejimini seçebilir sonrasında ise mal ortaklığı rejiminin geçerli olmasını kararlaştırabilirler. Ancak eşler evlilik sözleşmesini yalnızca kanunda belirlenmiş mal rejimlerinden birini seçerek yapabilirler, kendi istekleri doğrultusunda mal rejimi yaratılması kanunen mümkün gözükmemektedir.
Ayrıca evlilik sözleşmesi ile boşanmanın ve ayrılmanın ferilerine ilişkin hususlar düzenlenemeyecektir. Bunlar velayet, nafakalar, tazminat, çocukla kişisel ilişki olup, bu hususlar ancak hakimin onayı ile geçerlilik kazanacaktır dolayısıyla bu hususların evlilik sözleşmesi ile düzenlenmesi mümkün değildir.
Mal rejimi sözleşmesi eşlerin karşılıklı anlaşmaları ile kaldırılabileceği gibi eşlerin karşılıklı olarak anlaşamadığı veya bir tarafın sözleşmeyi değiştirmek istediği durumda mahkemeye başvurulmak suretiyle iptal ettirilebilir, değiştirilebilir. Yine taraflar iradeyi sakatlayan bir sebep (hata, hile, ikrah), muvaaza ve kanunda gösterilen şekil ve içerik şartlarına uyulmadığını ileri sürülerek mahkemeye başvurulabilir.
KAYNAK
•Mal Rejimleri Hukuku, Ömer Uğur Gençcan
•Yargıtay Kararı - 8. HD., E. 2013/12481 K. 2013/13898 T. 01.10.2013
•Yargıtay 8. H.D. E. 2012/13166 K. 2013/7003 T. 13.05.2013